Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Tasarımcı Gözyaşıyla Parlayan İşler

Tasarımcının kan, ter ve gözyaşıyla kaybettiği bir savaş alanı varsa o da tartışmasız pazarlama istatistikleriyle göz göze geldiği andır. Estetik mi, ”Tetik” mi? sorusu, kutsal bir savaş; sonunda tasarımcının büyük kayıp verdiği ve geri çekildiği bir yenilgi. Sonrasında çekmecedeki atıştırmalıkların duygusal çöküşü tatlıya bağlama çabaları olarak ortaya çıktığı dramatik senaryo.

Türkiye’ de tasarımda estetik değerler ve pazarlama verilerinin çatışması durumu batıya oranla gözle görülür biçimde ortada maalesef. Bunu başka bir yazıda ele alacağım.

Geçenlerde bir tasarımcı arkadaşım şöyle dedi:

“Ben %80 indirimin fontunu ağlayarak büyütüyorum.”
Öyle bir an ki, yaptığı afiş tam olmuş.
Tipografi uyumlu, görsel dengeli, beyaz alanlar şahane nefes alıyor.
O içindeki küçük Bauhaus ruhu “bravo!” diye alkışlıyor.

Sonra… müşteri temsilcisi geliyor:

“Pazarlama ekibi dedi ki… %80 İNDİRİM kocaman olsun. Hani gözümüze girsin.”

Bir anlık sessizlik.
Yalnızca Helvetica’nin kalbi kırılıyor.
Çünkü o afiş artık, estetik değil, tetikleyici bir şey olacak.

💥 Tetikleme Estetiğe Karşı

Reklam dünyasında pazarlama ve tasarım aynı masada oturur ama farklı diller konuşur:

  • Pazarlama: “Tüketici bu rengi görünce tıklıyor.”
  • Tasarım: “Ama bu renk, markanın tonu değil.”
  • Pazarlama: “Olsun, istatistik öyle.”
  • Tasarım: “Ama ruh?”

Yani burada bir mesele var:
İyi tasarım, dikkat çekmek için değil; derin etki bırakmak için çalışır.
Ama pazarlama dünyasında hâlâ “dikkat = satış” denklemi kazanıyor.
Biraz acımasız, evet.

🧠 Nöropazarlama Bu Konuya Ne Der?

İşin komiği şu:
Nöropazarlama da yıllarca “kocaman sayı = yüksek cazibe” fikrini destekledi.
Özellikle yüzde işareti gibi görsel olarak keskin öğeler beynin “tehdit ya da fırsat” bölgelerini harekete geçiriyor.

Yani:

%80 → “Kaçırırsan üzülürsün!”
%80 indirimi estetik yazınca → “Güzel olmuş ama ben göremedim…”

Pazarlama bunu biliyor.
Ama tasarımcı hâlâ güzel olanı savunmak istiyor.
Ve işte o çelişki:
Beyin tetikleniyor ama kalp üzülüyor.

🎯 Peki Çözüm Nerede?

İyi reklam “ya estetik ya dikkat” diyerek seçmek zorunda değildir.
Asıl başarı:
👉 Estetikten ödün vermeden dikkat çeken bir görsel düzen kurabilmekte.
Yani:

  • Bilgi hiyerarşisi doğru
  • Tipografi çarpıcı ama dengeli
  • Renk geçişleri stratejik
  • %80 bağırmıyor ama işini yapıyor

Bazı markalar bunu çok iyi beceriyor:
🔹 Apple → Az laf, çok his
🔹 Zara → Yazı bile yazmaz ama satış rekoru kırar
🔹 Netflix → Minimal arayüz + tetikleyici başlık

Yani mesele sadece indirim yazmak değil;
onu nasıl sunduğunla ilgili.

👩‍🎨 Tasarımcıya Not:

Kendini yalnız hissetme.
Estetik her zaman ilk tıklamayı kazanmaz…
Ama akılda kalan olur.
Ve pazarlamacılar bunu gittikçe daha çok fark ediyor.

✍️ Sonuç:

Pazarlama istatistikle bağırır, tasarım içgörüyle konuşur.
Ama ikisi birlikte çalışırsa, ortaya sadece afiş değil, duygu tasarımı çıkar.
Ve işte o zaman, tüketici sadece indirimi görmez…
Markayı hisseder.

Yorumunuzu paylaşın